tatar
Ankara
13 Ekim, 2025, Pazartesi
  • DOLAR
    41.82
  • EURO
    48.62
  • ALTIN
    5464.9
  • BIST
    10.72
  • BTC
    114729.23$

Türkiye düşmanlığından beslenenler var

Türkiye düşmanlığından beslenenler var
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, müteahhitlerin devletten geçen yıldan yaptıkları işlere karşılık yaklaşık 60 milyon TL alacağı olduğunu belirterek, Türkiye ile Ekonomik ve Mali Protokol Nisan ayında imzalansa dahi, paralarını Mayıs Haziran’da kadar alamayacaklarını, bunun da yeni iflasları beraberinde getireceğini söyledi Gürcafer, toplumun bencil olmaması, değer yargılarını gözden geçirmesi, kimi niçin seçtiğini sorgulaması gerektiğini ifade ederek, toplumsal çıkarları göz önünde bulundurarak seçim sandığına gitmek gerektiğini dile getirdi. “Bizim ülkemizde Türkiye düşmanlığından beslenen kesimler var. Bunu istismar ederek, bunun üzerinden popülizm yapan insanlar vardır. Aynı şekilde bunun tersinden de beslenen kesimler vardır”

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, ülkede Türkiye düşmanlığından beslenen insanlar ve bunun tersinden kesimler de olduğunu, bu kavganın yıllardır ülkeyi bu hale getirdiğini ifade ederek, “Artık gözümüzü açmamız, her şeyi kendi içinde doğru tartışmamız, doğru değerlendirmemiz lazım”  dedi.

HALKIN SESİ’ne açıklama yapan Cafer Gürcafer, ülkede son 8 yıldır siyasi istikrarsızlık yaşandığını, siyaset sektörünün insan kalitesini artırması gerektiğini ifade ederek, “Çözümsüzlüğün arkasına saklanmayalım. Bizim ülkede yaşadığımız sorunların en büyük nedeni siyasi istikrarsızlıktır. Bu istikrarsızlık maalesef bu ülkede ekonomik istikrarı yakalayamamamıza da sebebiyet vermiştir” diye konuştu.

MÜTEAHHİTLERİN ALACAĞI

Türkiye ile imzalanan ekonomik protokolün hazırlığının genelde her yıl Ekim-Kasım aylarında tamamlandığını ve Ocak ayında da imzalandığını, Ocak ayı sonunda da bütçenin açıldığını ve müteahhitlerin tüm paralarını aldığını ifade eden Gürcafer, bu yıl, önce su anlaşması, sonra da protokolün içeriğiyle ilgili  yaşanan sıkıntılardan dolayı protokolün hala imzalanmadığını kaydetti.

Nisan ayına girildiğini, müteahhitlerin Mayıs, Haziran’a kadar bir ödemeye alamayacağını ifade eden Gürcafer, bu sürede birçok iflasların yaşanabileceği uyarısında bulundu.

Çok sıkıntılı bir durum yaşandığını ve bunun devlet ciddiyetinden uzak bir yaklaşım olduğunu dile getiren Gürcafer,  “Bizin kabul etmediğimiz budur. Protokolün içeriğiyle ilgili bizim de itiraz ettiğimiz noktalar vardır ama bunun bu şekilde olmaması lazım. Bunun çok önceden tartışılıp, bu günde kadar sarkmaması lazımdı” dedi.

 Bu konuda Yardım Heyeti’nin tutumunu da eleştiren Gürcafer, 2015’te ihale edilen ve onaylanan işlerin parasını alamadıklarını, bu konuların, protokoldeki anlaşmazlıklarla bağdaştırılmaması gerektiğini kaydetti.

“HAK ETMEYEN BİR KESİM CEZALANDIRILIYOR”

Gürcafer, “Bir yerde, hak etmeyen insanlar cezalandırılıyor gibi geliyor. Bu ekonomiye de zarar veriyor. Hak etmeyen bir kesin cezalandırılıyor. Bu insanlar ihaleye girdiler, teklif verdiler, işlerini aldılar, bu işleri yapmak için bankalara dünya kadar borçlandılar, şunda da yapmaya devam ediyorlar. Biz bu insanlara zarar veriyoruz, aynı zamanda ekonomiye de zarar veriyoruz. Bu konu çok daha kolay formüle edilebilir, bu konu, protokolün dışında tutulabilir. Sanki bu işin suçlusu müteahhitlermiş gibi en ağır şekilde bunun bedelini biz ödüyoruz. Bu işin bu noktaya gelmemesi gerekirdi” diye konuştu.

Ekonomik protokolün bu kadar uzamasını eleştiren Gürcafer, “gelinen noktada ekonominin inanılmaz derecede zarar gördüğünü” kaydetti.

“TOPLUMDA TEKRAR UMUTSUZLUK HAKİM OLDU”

Yaşanılanlardan dolayı toplumda yeniden bir umutsuzluk hakim olduğunu belirten Gürcafer,  şöyle devam etti:

“Gelinen noktada, siyasetin ekonomik anlamda çözüm üretebileceğine olan inanç sona erdi, bitti, böyle bir inanç yok artık. Farklı bir siyasi çözüm olur mu? Bu işin sorumlusu Meclis’tir. Meclis’in toplumun önünü açacak alternatif formülleri üretmesi lazım. O parti, bu parti diye ayırmıyorum, Meclis çözüm üretmek zorundadır, veyahut da istifa edip evlerine gitmek zorundadırlar. Çünkü bu halk kendilerini çözüm üretsinler diye seçti. Biz de anormal bir durumla karşı karşıyayız sürekli. Ne yapalım, nasıl bir tavır belirleyelim diye değerlendiriyoruz,  biz de ne yapacağımızı şaşırdık.”

“SİYASET ESKİSİ GİBİ RAHAT OLMAMALIDIR”

Müteahhitler olarak sokağa dökülmeye karar verdiklerinde, sokağa dökülme aşamasında olan esnafın, taşeronların, sanayicinin, sendikacıları, hayvancıların sokağa ineceğini, devamına da kaos oluşacağını dile getiren Gürcafer, “Hepimiz sokağa dökülürse kaos olacak, bunu da yapmak istemiyoruz. Ama siyasetin çözüm üretmesi lazım. Siyaset eskisi gibi rahat olmamalıdır. Ya çözüm üretecekler, ya da çekip gitmeliler” dedi.

Yaşanılan siyasi istikrarsızlıklardan dolayı ekonomide sürekli inişler çıkışlar yaşandığına işaret ederek, sağlıklı bir ekonomi için sağlıklı bir siyasi yapıya ihtiyaç olduğunu vurgulayan Cafer Gürcafer, şöyle devam etti:

“Siyasi krizlerin olduğu bir ülkede ekonomik refahtan veya kalkınmadan bahsedemezsiniz, bu mümkün değildir. Siyasetinizde ne kadar istikrar varsa, ekonominizde de o kadar istikrar vardır. Çözümsüzlüğün bir takım etkileri vardır, Türkiye’nin katkıları veya daha farklı katkılarla o olumsuzluklar da ortadan kalkar. Çözümsüzlüğün arkasına saklanmayalım. Bizim ülkede yaşadığımız sorunların en büyük nedeni siyasi istikrarsızlıktır. Bu istikrarsızlık maalesef bu ülkede ekonomik istikrarı yakalayamamamıza da sebebiyet vermiştir, sürekli de etkiliyor.”

“SON 8 YILDIR SİYASİ KRİZLER YAŞIYORUZ”

Ülkede, Annan Planı’nın da etkisi ile 2003-2008 döneminde ciddi bir refah yakalandığını, 2008’den itibaren siyasi krizler yaşanmaya başlandığını anlatan Gürcafer, son 8 yılda çok ciddi siyasi istikrarsızlıklar ve bunun da etkilerdi ekonomik krizler yaşandığına işaret etti.

Gürcafer, önce siyasette istikrarın yakalanıp, ondan sonrada siyasi istikrarın olumlu etkisi ile ekonomide bir ivmenin yakalanacağını ifade ederek “Bu nasıl olur, siyasetçinin, sorumluluğunun bilincinde hareket etmesiyle olur” dedi.

Ülkede siyaset sektörünün insan kaynakları bakımından çok fakir düştüğünü kaydeden Cafer Gürcafer, siyasette ciddi yozlaşma olduğunu, nitelikli insanların her geçen gün siyasetten uzaklaştığını, bunun da siyaseti insan kaynakları bakımından fakir kıldığını, bu fakirleşmenin de ülke yönetimine olumsuz etki yaptığını söyledi.

Öncelikle düzelmesi gereken alanın siyaset sektörü olduğunun altını çizen Gürcafer, siyasetin kendi içinde yapacağı reformla, siyasette var olacak insan kalitesini yukarıya çekecek bir düzen getirmesi gerektiğini kaydetti. Gürcafer, siyasi partilerin içindeki insan kaynaklarının kalitesinin artması gerektiğini, bugünkü durumda her geçen gün geriye gidiş olduğunu belirtti.

Gürcafer, toplumun da bu noktada bencil olmaması, değer yargılarını gözden geçirmesi, kimi niçin seçtiğini sorgulaması gerektiğini ifade ederek, toplumsal çıkarları göz önünde bulundurarak seçim sandığına gitmek gerektiğini dile getirdi.

YENİ HÜKÜMETE DESTEK

Öneki hükümet kurulmadan önce de bazı tespitler yaptıklarını, ülkenin yeni baştan dizayn edilmesine, reformlara ihtiyacı olduğunu açıkladığını kaydeden Gürcafer, iktidara gelecek hükümetin çok büyük sorumlulukları olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

“Çözüm olur veya olmaz bu yapıyla yürünemez, bizim her durumda çözüme hazır hale gelmemiz lazım. Çözüm istiyoruz, çözüme hazır hale gelmemiz için bunarı yapmalıyız, her şeyden önce kendimiz için bunları yapmalıyız. Bu ülkeyi yeni baştan dizayn etmezsek, mevcut yapı ve mevcut sistemle hiçbir yere gidemeyiz. Bu açıkça kendini göstermiştir. Bugün bu sorumlulukla göreve gelecek siyasetçinin eskisinden çok daha büyük sorumlulukları vardır. Toplum ne kadar inanır veya inanmaz o ayrı bir tartışma konusu ama bu göreve gelen hükümetin sorumluluğu eskisinden çok daha fazladır. Bekleyen bir sürü reform var. Bu reformları Meclis’te yasaya dönüştürmek ayrı bir zorluk, bunların hayat bulmasını sağlamak başlı başına zorluktur, esas olan uygulamadır. Bugün hükümete gelecek iktidarın çok büyük sorumluluğu vardır. Yardımcı olacak mısınız? diye sorarsanız; elbette. Elimizden gelen bütün yardımı yapacağız. Ama başarılı olup olmayacağına inanıyor musunuz? derseniz, kimsenin moralini bozmak istemem. Çok fazla inancım yok. Temennim uzun süreli gitmesidir, başarılı olmasıdır. Başarılı olmaları için de, örgüt olarak, elimizden geleni de yapacağız. Ama siyasetin geçmişine baktığım zaman, geçmişte de gelen iktidarlar, bir sürü vaatlerle ve inançlı gelmişlerdir ama çok kısa bir süre içerisinde de o girdabın içerisine girip verdikleri sözleri unuttular, başarısız olup gittiler. Temennim, bunun da böyle olmamasıdır. Omuzlarında çok büyük sorumluluklar var.”

“MECLİS’TEKİLER FİKİR VE PROJE ÜRETSİN”

Sivil toplumların yüzünü hükümetten Meclis’e doğru çevirmeye başladığını, milletvekillerinin “sorumluluğumuz yok” diye düşünmemesi gerektiğini, Meclis’in sorumlulukları olduğunu ve çözüm üretmek zorunda olduğunu kaydeden Gürcafer, “Kapatsınlar kapılarını, günlerce oturup tartışsınlar, ama birbirlerini suçlamaktan vazgeçsinler. Fikir üretsinler. Geleceği nasıl kurtaracaklarını tartışsınlar, proje üretsinler. Meclis’teki tartışmalar polemikten öteye gitmiyor” dedi.

Özelleştirmeyi savunduğunu ama zamanlama olarak, bugün ülkede özelleştirmeye karşı olduğunu dile getiren Cafer Gürcafer, toplumun öz varlığı olan limanların ve telekomünikasyonun önce değerinin artırılıp, sonra özelleştirilmesi gerektiğini, mevcut yapısında özelleştirilmesinin “peşkeş çekmek” olacağını savundu. Gürcafer, “Özelleştirme doğru zemin ve doğru zamanda olmalı. Bugünün koşullarında özelleştirme yapacağız dersek, bence bu peşkeş olur, başka bir şey olmaz. Ama verimliliği artırmak için belli dairelerde bir takım düzenlemeler yapılmalı. Örneğin, Telefon Dairesi’nde hizmet kalitesi ve verimlilik tam rezilliktir ” ifadesini kullandı.

Dünya, elektrikte, enterkonnekte sistem ile bir dayanışma içerisine girdiğine işaret eden Gürcafer, “Bence artık bizim de arayışımız bu noktada olmalıdır” dedi. Gürcafer, KKTC’de,Türkiye’deki elektriğin ortalama fiyatının yüzde 40 daha pahalısı kullanılırken, bunun savunulacak bir hali olmadığını, öz değerler korunarak, bunun da çözülmesi gerektiğini söyledi.

“TÜRKİYE DÜŞMANLIĞINDAN BESLENENLER VAR”

Devletin, yeni dünya düzenine uyarak özel sektörü devreye sokarak denetçi durumunda olması, ama toplumsal değerler de korunarak, sapla samanın karıştırılmaması gerektiğinin altını çizen Cafer Gürcafer, şöyle konuştu:

 

“Bizim ülkemizde Türkiye düşmanlığından beslenen kesimler var. Bunu istismar ederek, bunun üzerinden popülizm yapan insanlar vardır. Aynı şekilde bunun tersinden de beslenen kesimler vardır. Bu kavga yıllarca belli odaklara hizmet etti, ülke bu hale geldi. Artık gözümüzü açmamız lazım, her şeyi kendi içinde doğru tartışmamız, doğru değerlendirmemiz lazım. Ne, bugünkü yapımızla devam edebiliriz, ne de elimizdeki değerleri peşkeş çekerek, sattığımız anda bugünkü durumdan kurtulacağımızı düşünmemiz lazım. Bu da yanlıştır. Doğru modeli bulmamızı lazım ama doğru model bugünkü durumun dışındadır, bugünkü durumla hiçbir yere gidemeyiz.”

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!