Kıbrıslı Rumların esas niyetleri ortada. “Kıbrıs Cumhuriyeti’nden” vazgeçmek istemiyorlar. Bu niyet değişmedikçe Rumların bir anlaşmaya evet diyeceğine inanmıyorum. Sayın Akıncı, çözümün gelecek nesillere kaldığını ifade etmişti ancak gelecek nesillerin de karşısına aynı zihniyet çıkacaktır. Doğrusu Rumların zihniyetlerini değiştireceğini de düşünmüyorum”
“Yeniden Masaya Dönülmesinden Endişeliyim”
“Yeniden masaya dönülmesi konusunda endişelerim var. BM’de bir isteksizlik var. Crans Montana’nın ardından Genel Sekreter Gutteres’in de hevesi kırıldı.”
“İzolasyonları Aşmak için İş Birliği Gerekli”
“Bir politika değişikliği gerekiyor. Öncelikle iç meselelerle ilgilenilmeli. Vatandaş iyi bir yönetim ve ekonomik sorunların asgariye indirilmesini istiyor. Dış dünya ile temaslar artırılarak izolasyonlardan kurtulmanın yolları zorlanmalı. Otururken bu işler başarılamaz. Bütün siyasi partilere de bu noktada görev düşer. Dolayısıyla bana göre artık bu sorunu çözmek için yeni politikalar ortaya koymanın zamanı gelmiştir.
Masadan kaçan ve anlaşmaya imza atmayan hep Rum tarafı olmuştur. Bu dünyaya iyice anlatılmalı. İzolasyonlar kaldırıldığı takdirde Kıbrıs Türkü çok rahatlayacaktır. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bize uygulanan bu insanlık ayıbından vaz geçilmeli. Bunun için de bütün siyasi partilerin katılımıyla yoğun bir faaliyet içine girilmelidir. Bunu sadece Türkiye ve hükümetten beklemek yerine iş birliği içinde bu doğrultuda çalışmalıyız. Aynı mesajı vermeliyiz.”
“Tüm Siyasi Partilerin Politika Değişikliğine İhtiyacı Var”
Meclis’in almış olduğu ‘Federal Çözüm’ kararının kaldırılması yönündeki tartışmaları değerlendiren Eroğlu, şöyle devam etti:
“Maalesef bu konuda siyasi partiler arasında bir fikir birliği yok. Kendilerini sol olarak kabul eden partiler, politikalarını ‘Federal Çözüm’ üzerine kurmuşlardır. Bu politikadan vazgeçmeleri halinde durumlarının ne olacağı endişesi içerisindeler. Siyaset günün koşullarına göre hareket etme sanatıdır. 1968’den beri federasyona bağlandık. “Bu çözüme muhtacız, politika değişiklini düşünmüyoruz“ dediğiniz sürece Rum masada zamana oynar ve bizim çözülmemizi bekler. Bence artık siyasi partilerin tümümün bugüne kadar peşinde koştuğumuz bu çözüm şeklinin bütün iyi niyetimize rağmen gerçekleşmediğini dikkate alarak yeni bir politika üretmeleri gerektiğini düşünüyorum.”
“Mevcut Parametrelerde Israrın Bir Faydası Yoktur”
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın “Sorun BM parametrelerinde değil, Rumların zihniyetindedir” açıklamasının hatırlatılması üzerine Eroğlu, Mevcut parametrelerde ısrarın bir faydası olmadığına dikkat çekti:
“BM iyi niyet misyonu çerçevesinde yürütülen müzakerelerde bugüne kadar Rumların tavrı ortadadır. Annan Planı’nda olduğu gibi bundan sonra da ortaya konacak bir başka anlaşma metnine Rumların ‘Evet’ diyeceğini kim söyleyebilir. Bu çerçevede yürütülen müzakereler ile bir anlaşmaya varılacağına inanmayanlardan biriyim. Genel Sekreter’de bu inancı taşdığını düşünüyorum.”
“Akıncı Denktaş’laştı Söylemi
“Kıbrıs Siyasetinin yaptığı hatalardan biri de KKTC’yi ilan ettiğimiz gün hepimizin bu devlete sahip çıkmayışıdır. Devletimize sahip çıkarak, kalıcılığına inanabilsek dışa vereceğimiz mesajlar çok daha anlamlı olur. Sayın Akıncı’ya “iki devletli çözüm” açıklaması nedeniyle kendisine bir bedel ödettirmeye çalışıyorlar. ‘Denktaş’laştı’ diyorlar. Sayın Talat için de söylemişlerdi bunu.
“Kendi Kendimizi Suçlama Kompleksinden Kurtulmalıyız”
Cumhurbaşkanı Akıncı için yapılan “istifa etmeli” yorumlarına karşı çıkan Eroğlu, Cumhurbaşkanı’nın beş yıl için seçildiğini hatırlatarak şöyle devam etti:
“Kendi kendimizi suçlama hastalığından da kurtulmak mecburiyetindeyiz. Sol yıllarca Sayın Denktaş’ı “çözüm istemiyor” diye suçladı. Sayın Talat, Hristofyas ile anlaşamadı. Ben geldim “zaten Eroğlu anlaşma istemez” dediler. Crans-Montana’da önemli tavizler vermiş olmasına rağmen şimdi de Sayın Akıncı’yı ‘Denktaş’laştı’ diyerek suçluyorlar. Solcu da geldi, Sağcı da geldi bir anlaşma olmadı. Anlaşma metinlerini kabul etmemize rağmen Rumlar anlaşmaya imza koymadı. Peki hala neden kendi kendimizi suçluyoruz? Bundan vazgeçelim artık. “Rum anlaşma istemiyor” diyerek bunu ağız birliğiyle tüm dünyaya duyurmamız lazım.”
“Statünün Yükseltilmesi Kolay Değil”
“Federasyona saplanıp kaldık. Değişiklik alternatifleri bulmak siyasi partilerin üzerine düşer. Statümüzün yükseltilmesi için dış dünyaya açılmamız gerekir. Türkiye’nin dış gücünden faydalanmamız lazım. “KKTC’yi tanıyın” deseniz belki bugün tepki doğacaktır. Ama KKTC’nin varlığını hissettirerek dışa açılmalı. Bugünkü koşullarda bu pek kolay değil.
Ancak Türkiye’nin dost bildiği ülkeler ile açılım yaparak statünün yükseltilmesine çalışılmalı. Türkiye büyük bir devlettir. Açabileceği birçok kapılar vardır”
“Seçim Döneminde Yardıma Hazırım”
“UBP’nin icraatlarını ben değil vatandaş değerlendirecek. Ben değerlendirmeye kalksam “Eroğlu, emekliliği hazmedemedi” diyebilirler. Neticede mevcut iktidarın başarılı olmasını isterim. Zafiyetler var mı? Evet var. Tahmin ederim onlar da bunları biliyorlar ve düzeltme yoluna gideceklerdir. Hükümet edenler halkın beklentilerine dikkat etmeli. O koltuklara oturan arkadaşlar ülke insanının refahına yönelik beklentilere cevap verecek çalışma içinde olmalı.”
Seçim döneminde UBP’ye desteğini sürüp sürmeyeceğinin sorulması üzerine Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“1976’dan beri UBP’nin içindeyim. UBP denince akla ilk gelen isimlerden biri benim. Dolayısıyla yardım istenirse yardımcı olurum. Yardıma ihtiyaç yok denirse ben de keyfime bakarım. Siyasi partiler iktidar için seçime girerler. Manevi destek görebilecekleriyle de iş birliği içinde olmaya çalışırlar diye düşünüyorum.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.