CTP eski milletvekili Nazım Beratlı, sıcak örgütlerin parti için çok önemli olduğunu, örgütlerinin bölünmesi, politikasızlık ve kuşak çatışmasının CTP’ye zarar verdiğini kaydetti. Şuanda en hareketli örgütlere UBP’nin sahip olduğunu ifade eden Beratlı, “Onun için yarın bir seçim olsa kuvvetle birinci parti UBP çıkar. Halkın Partisi’nin HP hiçbir örgütü olmadığı için 3. Parti olacağını düşünüyorum. TDP’nin ise baraj sorunu var ” dedi.
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) eski Milletvekili Yrd. Doç. Dr. Nazım Beratlı, Haberal Kıbrıslı gazetesine değerlendirmede bulundu. Çözüm süreci ve CTP’de yaşanan olayları gazetemize değerlendiren Beratlı,
“CTP’nin politika üretmekte zorlandığını düşünüyorum” şeklinde konuştu.
1970’li yıllarda sol proje ortaya koyduklarını vurgulayan Beratlı, “Hükümete kadar çıktık ve cumhurbaşkanına çıkardık. Bu proje bitmiştir. Şimdi yeni bir proje üretmek gerekiyor. CTP’nin içerisinde bu şöyle anlaşıldı: eski kadroyu temizleyelim yeni bir kadro koyalım oldu. Yeni bir kadro koy ama projeyi de ortaya koyman gerekiyor. Bugün çocukları suçlamıyorum çokta kolay bir şey değildir. Sağ ve sol hala vardır. İnsanların refahtan ve mutluluktan eşit pay talebi sürdüğü müddetçe solda vardır sağ da vardır” ifadesini kullandı.
“Ne kadar çok insanın dizine dokunuyorsanız siyasette o kadar varsınız”
Uzun yıllar boyunca siyasette bulunduğunu ifade eden Beratlı, “ İnsan sizi hissetmelidir. Elini tutmalısınız veya dizine dokunmalısınız. Ne kadar çok insanın dizine dokunuyorsanız siyasette o kadar varsınız. Güzel laflar ediyor olmak özellikle de medya bazında çok taraftarınız olabilir ama toplumda durum nasıldır? Sıcak örgütleri olan siyasette her zaman kazançlıdır. Örgütlerinin bölünmesi, politikasızlık ve eski yeni kuşak çatışması CTP’ye zarar verdi. Şuanda en sıcak hareketli örgütlere Ulusal Birlik Partisi (UBP) sahiptir. Onun için yarın bir seçim olsa kuvvetle birinci parti UBP çıkar. CTP’de örgütleriyle ikinci parti olur. Çünkü örgütleri yeter. Halkın Partisi’nin (HP) hiçbir örgütü yoktur. En iyi halde 3. Parti olacağını düşünüyorum. Toplumcu Demokrasi Partisi’nin (TDP) ise baraj sorunu var. ” dedi.
“Olumsuz koşulları yok farz etmekle onlar olumluya dönmüyor”
Müzakere sürecinde temenni ve gerçeğin birbirine karıştırıldığını kaydetti. Olumsuz koşulların peşin konuşulması gerektiğini ifade eden Beratlı, “Anlaşma olsun istiyorsak anlaşmakla olumsuz her koşul dile getireni anlaşma istemeyenle suçluyoruz. Oysa anlaşmayı istemek kalıcı sürdürülebilir bir düzen kurmakla mümkündür. Bir düzen kurabilmek içinde her iki tarafta olan mahsurları olabilecek olan hisleri minimuma indirmek lazımdır. Bunun için olumsuz koşulları peşin konuşmak gerekiyor. Olumsuz koşulları yok farz etmekle onlar olumluya dönmüyor” şeklinde konuştu.
“Federasyon konuşuyorsak azınlık çoğunluk kavramlarının yeri yoktur”
Beratlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “ENOSİS kararını mecliste kutlasaydılar hiçbir şey demezdim. Çünkü ne onların bizlere nede bizim onlara tarihinizi inkar edin deme hakkımız yoktur. Fakat benim reaksiyonum okullarda çocuklara bunun aşılması konusunadır. İyi o zaman biz de başlayalım! Bu tavırlar bitmez ve güven falan da artmaz! Türkler azınlıktır konusuna gelince; Federasyon konuşuyorsak azınlık çoğunluk kavramlarının yeri yoktur. Uniter devlet içerisinde bir azınlık konuşuyorsak, ben onu konuşmayı ret ediyorum. Kıbrıs’ta bir Helen Uniter devleti içerisindeki Türk azınlığın hakları konuşulacaksa ben onu konuşmam. Bunu konuşmaya ne tarih izin verir, ne adanın jeopolitik durumu, ne de bu son yaşadıklarımız.
“Demek ki kendi halkının duyguları onlar”
1975’ten beri bir federasyon konuştuğumuzu zannetmekteyiz. Eğer 1975’ten bu yana yani 50 sene geçtikten sonra dönüp de Rum Lider Nikos Anastasiadis bize ‘siz yüzde 18, biz yüzde 80’ diyecekse bunca yıl boşuna konuşmuşuz. 50 sene boyunca beni aldattıysa görüşmem. Önce bir kendine gelecek ve ne konuştuğumuzu bilecek. Bir seçimi var kendi halkına böyle konuşmak zorundadır deniyor, o daha kötüdür. Demek ki kendi halkının duyguları onlar. O zaman halkını da bizi de kandırıyor.
“Eide denilen adamı ciddiye almıyorum”
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide denilen adamı ciddiye almıyorum. Bu bir memurdur. Bitti bu iş dese Eide gitti. Ne iş yapacak? Bir de şu konu ilgimi çekiyor: Norveç’in Kıbrıs ile ne alakası var? Size ne arkadaş ya dünyanın bir ucundaki memleketten… Eide, mecburen konuşuyor. Şunu anlamak istiyorum 649, 715 ve 750 sayılı BM kararlarına göre görüşen bir devletle bir azınlığın temsilcisi değildir. İki eşit taraftır. 11 Şubat belgesinde de öyledir.
“1963-1974 arasında Kıbrıs’taki BM barış gücünün Rumlara hükümet, bize isyan eden taraf muamelesi yaptığını çok yaşadık”
1963-1974 arasında Kıbrıs’taki BM barış gücünün Rumlara hükümet bize de isyan eden taraf muamelesi yaptığını çok yaşadık. Oysa isyan çatışma oldu ama devletin iki sahibinden biri biz idik, devletten atıldık. Resmi budur. Deniyor ki, Dr. Fazıl Küçük gitmedi. Evet, gitmedi ama talep ettiğinde Makarios bakanlar kurulu toplantısını yapmadı. Fiilen bizi attı. BM Barış Gücü de, hükümet diye onları tanıdı. Eide, ilk olarak bunları açıklığa kavuşturmak durumundadır.”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.