- Savaş suçları ve uluslararası hukukun ilkeleri
Savaş suçları, savaş hukukunun ve geleneklerinin ağır bir şekilde ihlal edilmesidir. Bu suçlar, uluslararası hukukun temel belgelerinde yer almıştır. 1945-46 yıllarında düzenlenen “Nürnberg Yargılamaları”, bu alanda uluslararası hukukun gelişiminde önemli bir emsal oluşturmuştur. Bu süreçte barışa karşı suçlar, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar gibi suçlamalar öne sürülmüştür.
Nürnberg Mahkemesi, devlet yetkililerinin ve askeri liderlerin dokunulmaz olmadığını ve suç sorumluluğundan kaçmanın mümkün olmadığını göstermiştir.
Günümüzde bu ilkeler, BM Güvenlik Konseyi kararlarında, Roma Statüsü (Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Roma Statüsü) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin hükümlerinde somutlaşmıştır. Özellikle Roma Statüsü, uluslararası suçların kovuşturulması için hukuki temelleri güçlendirmiş ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kurmuştur.
- Hocalı Katliamı:
İnsanlığa karşı inkâr edilemez bir suç
1992 yılı Şubat ayında Hocalı’da gerçekleşen kanlı olaylar, Azerbaycan halkının tarihi hafızasında silinmez bir yara açmıştır. Bu insanlık trajedisi sonucunda yüzlerce masum sivil, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar da dahil olmak üzere, acımasızca katledilmiştir. 33 yıl önce yaşanan bu korkunç olaylar, uluslararası hukuka göre insanlığa karşı suç olarak tanımlanmaktadır.
Hocalı Katliamı’nın asıl sorumluluğunu sadece askeri liderler değil, insanlığa karşı suçlarda doğrudan rol oynayan eli kanlı kişiler taşımaktadır.
Bu suçlara dair sayısız kanıt, tanık ifadeleri ve uluslararası raporlar bulunmaktadır. Bazı ülkeler ve kurumlar, Hocalı Katliamı’nı tanımak için özel kararlar almıştır.
Ayrıca Ermenilerin savaş suçları Hocalı’dan sonra da devam etmiştir. Ateşkes anlaşmaları imzalanmış, bildiriler yayımlanmış, arabuluculara söz verilmiş ama Ermeniler savaş suçlarından vazgeçmemiştir.
Azerbaycanlı esir ve rehinelerin akıbeti, işgal altındaki topraklarımıza yüz binlerce mayın yerleştirilmesi, yasa dışı yerleşim, işgal edilen yerleşim yerlerinin tamamen yıkılması, dini ve kültürel anıtların yok edilmesi, yağmalanması ya da tahrip edilmesi…
Bunlar, Ermenistan’ın siyasi-askeri iktidarının savaş suçlarının sadece bir kısmıdır ve inkarı mümkün değildir!
Bu kanıtlar, Azerbaycan mahkemelerinde yürütülen adalet sürecinin meşruiyetini artırmaktadır.
III. Azerbaycan Cumhuriyeti’nde savaş suçlularına karşı yargı süreci
Azerbaycan’ın yargı sistemi, uluslararası hukukun ilkelerine uygun olarak, savaş suçlarıyla suçlanan Ermeni liderleri yargılamaya hazırdır. Bu süreç, yalnızca ulusal mevzuata değil, aynı zamanda uluslararası hukuk kurallarına dayanmaktadır.
Mahkemenin temel amacı, tarihi adaleti yeniden tesis etmek ve dünya kamuoyuna şu mesajı vermektir: Savaş suçları cezasız kalmayacaktır! Şeffaf ve uluslararası hukuk kurallarına uygun şekilde yürütülen bu yargı süreci, hem Azerbaycan’ın hukuki duruşunu güçlendirecek hem de bölgede istikrara katkı sağlayacaktır.
- Nürnberg yargılamalarıyla paralellikler
1945-46 yıllarında düzenlenen Nürnberg Yargılamaları, savaş suçlarıyla küresel ölçekte mücadelenin mümkün olduğunu kanıtlamıştır. O dönemde Nazi liderlerine karşı ileri sürülen suçlamalar, günümüzde Ermeni savaş suçlularına karşı öne sürülen suçlamalarla büyük benzerlik taşımaktadır:
- Savaş hukukunun ihlali,
- İnsanlığa karşı suçlar,
- Barışa karşı suçlar vb.
Doğrudur, Nürnberg Yargılamaları bir nebze farklıydı. Yargılamayı gerçekleştiren mahkeme ulusal bir mahkeme değildi. Ancak failler, suç işleme biçimleri ve içerikleri oldukça benzerdir.
Nürnberg Yargılamaları, aynı zamanda uluslararası dayanışmanın ve hukuki sorumluluğun önemini gözler önüne sermiştir. Azerbaycan’ın yürüttüğü mevcut yargı süreci de bu deneyimlerden öğrenerek, uluslararası iş birliği ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanmaktadır.
- Uluslararası kamuoyu ve medyanın rolü
Azerbaycan’ın yürüttüğü yargı süreci, sadece hukuki değil, aynı zamanda kamu diplomasisi açısından da önem taşımaktadır. Dünya kamuoyu, Hocalı Katliamı ve diğer suçlar hakkında daha fazla bilgilendirilmelidir. Bu amaçla uluslararası medya ile iş birliği, belgesel filmler hazırlanması ve etkili konferansların düzenlenmesi gereklidir.
- Tarihi adalet ve gelecekte barış perspektifleri
Tarihi adaletin yeniden tesisi, yalnızca geçmişle yüzleşmek değil, gelecekte barışın sağlanmasına katkıda bulunmaktır. Bu yargı süreci, sadece Azerbaycan için değil, tüm bölge (en azından Kafkasya) için adalet ve istikrar yolunda önemli bir adımdır. Nürnberg Yargılamaları gibi, bu süreç de gelecek nesillere hukuki ve ahlaki bir miras olarak kalacaktır. Gürcistan, Ukrayna, Moldova ve diğer dost, kardeş ve komşu ülkeler bu konuda ilgisiz kalmamalı, hak ve adaletin zaferi için desteklerini açıkça göstermelidir.
Sonuç olarak, Azerbaycan’ın savaş suçlarına karşı yürüttüğü yargı süreci, yalnızca tarihi adaletin yeniden sağlanmasına değil, aynı zamanda uluslararası hukukun güçlenmesine hizmet etmektedir. Hocalı Katliamı ve diğer katliamlar (Ağdaban, Bağanis-Ayrım, Karadağlı vb.) gibi insanlık suçlarının bir daha tekrarlanmaması için adalet ilkelerinin korunması son derece önemlidir. Bu süreç, Nürnberg deneyiminden öğrenerek ve dünya kamuoyunun desteğiyle daha güçlü sonuçlar elde edebilir.
DEVLETİMİZ ZEVAL GÖRMESİN!
Ekber GOŞALI
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.