Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri Programında, Saygı Ödülü'nü kazanan Teoman Duralı'ya ödülünü veren Erdoğan, her biri mümtaz isimlerden oluşan 5 kişilik jüri tarafından bu yıl ki Necip Fazıl Ödülleri'ne layık görülen şiir dalında Ahmet Murat, hikaye-roman dalında Necip Tosun, fikir-araştırma dalında Ahmet Özalp'ı, ilk eser dalında Betül Nurata ve Emre Ergen'i, uluslararası ödül alanında Bosnalı Cemalettin Latiç'i, saygı ödülünde de Prof. Dr. Teoman Duralı'yı tebrik etti.
Edebiyat, fikir ve sanat dünyasına eserleriyle katkıda bulunanlara, gelecekteki çalışmalarında başarılar dileyen Erdoğan, Necip Fazıl ismini taşıyan bir ödül almanın kolay olmadığını ifade ederek, "Artık sizler bu ismin ve ifade ettiği büyük davanın sorumluluğunu üstlenmiş bulunuyorsunuz." dedi.
Necip Fazıl ile birebir tanışmasının 18 yaşında Milli Türk Talebe Birliği çatısı altında olduğunu anlatan Erdoğan, Necip Fazıl'ı yaptıkları Milli Gençlik Geceleri'nden bir kaçında gerek İstanbul gerekse Anadolu'nun bazı yerlerinde takdim etme şerefine de nail olduğunu anlattı.
Necip Fazıl ile bu noktada ikili ilişkilerinin de ilerlemeye başladığını aktaran Erdoğan, kendisinden yaşça büyük ağabeylerinin Necip Fazıl ile çok daha ileri derecede görüştüğünü, bunların da hatıralarını kendilerinden dinlediklerini ifade etti.
Necip Fazıl'ın, özellikle dar çerçevede olduğu zaman muhabbetinin doyumsuz olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"O muhabbetlerde hakikaten unutulmayacak hatıralar vardı. Allah rahmet eylesin. Fakat bizim dünyamıza kazandırmış olduğu o dinamizm çok çok farklıydı. Verdiği heyecan çok çok farklıydı. Onunla beraber bizler gerçekten bugün karşımıza dikilen bazı gruplar, bazı saldırganlar var ya, işte o zamanlarda kalemiyle onlara karşı duran, yegane isim üstat Necip Fazıl Kısakürek'ti. Adeta tek başına onları çökertiyordu, baş edemiyorlardı. Yargıda, adliyelerde yine aynı şekilde dimdik duran bir isim. Biz dik durmayı ondan öğrendik. Hele hele bir ifadesi var ki hiç unutmuyorum. O hakime verdiği cevapta, 'bıktık senden' dediğinde, 'siz burada hancı, ben de bu davada yolcu oldukça, ben buraya daha çok uğrarım' ifadesini unutamıyorum. Mesele bu... İnşallah bizler de bu davada yolculuğumuzu, ayağımızı sabit kadem tutmak suretiyle devam etmek durumundayız."