kstb

telsim

14-01-2017 22:55 GÜNDEM

Kıbrıs'a Belçika Modeli Çözüm

KKTC Beşparmak Düşünce Grubu gelişen Kıbrıs görüşmeleri sonucu ortaya çıkan 50-100 bin Rum KKTC tarafına gelip yerleşmek isterse ne olur sorusuna çözüm önerisi.

Kıbrıs'a Belçika Modeli Çözüm
31 Ocak 2000 Pazartesi tarihli Milliyet gazetesinde Cenevre'den Barçın Yinanç"Adanın AB'ye üye olması halinde Türk bölgesinin Rum ekonomisi tarafından yutulmaması için Belçika modeli incelemeye alındı" haberindeki ayrıntılar şöyle belirtiliyordu:
 
"Adanın AB'ye girmesi durumunda kişilerin, malların, sermayenin ve hizmetlerin serbest dolaşımı uygulamasının devreye girmesi Türk tarafında endişe yaratıyor. Serbest dolaşımla birlikte gelişmişlik düzeyi yüksek olan Rum toplumunun ekonomik olarak Türk toplumunu 'yutmasından' korkuluyor. Bu nedenle AB müktesebatının uygulamalarına istisnalar getiren AB söyleminde, 'derogasyon' adı altında kullanılan kısıtlamalar üzerinde duruldu. Yapılan araştırmalarda iki toplumun bulunduğu Belçika'nın üyelik sürecinin de benzer özellikler gösterdiği saptandı. Belçika modelini yakından incelemeye alan Türk tarafı konfederatif bir çözüm çerçevesinde adanın Avrupa Birliği'ne hangi şartlarda girebileceği üzerine bir çalışma hazırladı."
 
1830 yılında bağımsız devlet olan Belçika Krallığı 1960'tan beri Fransızca konuşan Valonlar ve Flamanca (Hollandacaya çok yakın) konuşan Flamanlar arasında, din ve kültür farkı olmamasına rağmen, sırf lisan farkı yüzünden bölünmeye başladı ve geçen zaman içerisinde adı konmayan bir konfederasyona dönüştü. Bugünkü Belçika; kuzeyi Flamanca (yaklaşık beş milyon), güneyi Fransızca (yaklaşık üç buçuk milyon), kuzeydoğusu Almanca (elli bin kişi) ve bu üç dilin ortak konuşulduğu başkent Brüksel'den (bir milyon) oluşan bir devlet. Her bölgenin kendi parlamentosu ve bir de ortak milli parlamentoları var. Ancak sistemin inceliği ve akıllılığı bu bölünmenin veya ayrımın ırk veya etnik kökene değil "konuşulan dil"e göre olmasıdır. 1960'larda Belçika devleti vatandaşlarından resmen bir ana dil tercihi yapmalarını istedi. Bu ana dillerin konuşulacağı bölgeler yukarıda işaret ettiğim gibi belirlendi. Sonuç olarak bölge içerisindeki resmi ve özel tüm kurum, kuruluş, şirket, belediye vs. her yerle ve her yerde konuşma ve yazışma yalnız o bölgedeki resmi dille yapılır oldu.
 
Örneğin Fransızca konuşulan bir bölgenin Belçika vatandaşı gidip Flamanca konuşulan bölgeye yerleşince, ailesi ve dostalarıyla Fransızca konuşma dışında, bütün "ana dil" haklarını yitiriyor. İşyeri, hatta merkezi hükümetle yazışması dahil her yerde Flamanca konuşmak ve yazmak zorunda.
 
İşte modelin inceliği ve akılcılığı buradadır. Bir vatandaş "konuştuğu" dili değiştirebilir, ama etnik kökenini değiştiremez. Modelde Belçika vatandaşları yasal açıdan Valon, Flaman, Alman olarak ırk ayırımı içinde olmuyorlar. Ancak istediklerinde "lisan mensubiyetliklerini" değiştirebiliyorlar. Serbest dolaşım ancak dil değişikliğiyle mümkün olabiliyor. Devlet için bir tek Belçika vatandaşlığı vardır ve bu vatandaşlar da bulundukları bölgenin resmi diliyle yaşamak zorundadırlar.
 
Bu modelin Kıbrıs Konfederasyonu'na uygulanması nasıl olabilir? Kuzey Kıbrıs Türkçe, Güney Kıbrıs Rumca, başkent Lafkoşa Türkçe ve Rumca konuşulan bölge olur. Başkent merkezinde ve merkezi hükümette çalışan herkes hem Türkçe hem de Rumca bilmek zorunda olur. Rumca konuşulan bölgeden Türkçe konuşulan bölgeye gelip yerleşen bir Rum ailesi artık merkezi hükümet dahil her yerde Türkçe konuşan ve yazan bir Kıbrıs vatandaşı olarak yaşantısını devam ettirir. Hatta zorunlu eğitim süresince çocuklarını, diyelim Rumca konuşulan bölgedeki yatılı Rum okullarına görderemez. Çünkü modelin esası bir toplumun içine girenlerin o toplumla birlikte uyum halinde yaşamayı kabul etmeleri ve öğrenmeleri gerektiği ilkesine dayalıdır. Fanatik ve tahrikçiler bu modelde "öteki bölge"ye yerleşip kendi ırki - kültürel - dini görüşleriyle öteki toplumu rahatsız edemezler. Mal, mülk satın alacaklarsa orada yaşamak ve çalışmak için satın alacaklardır. Belçika yabancı yatırım cenneti olmasına rağmen Flamanca konuşulan bölgeye yatırım yapan Fransız firması yöneticileri Belçikalılara Flamanca hitap etmek zorundadırlar. Dikkat edilirse bu modelde değişik lisan gruplarına mensup vatandaşlar başkent dışında iç içe değil yan yana, ayrı bölgelerde yaşamaktadırlar.
 
Belçika modeli ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel açıdan nüfusa bakmaksızın eşit haklara sahip toplumları yan yana (iç içe değil) yaşattığı için Kıbrıs'ta geçerli olabilir. 



DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Puan Durumu