kstb

telsim

08-06-2017 15:03 SİYASET

Atakan “Birinci parti olduğumuzu anketten önce de biliyorduk”

HP Genel Sekreteri Atakan “Birinci parti olduğumuzu anketten önce de biliyorduk” dedi.. ANKETE İHTİYAÇ YOKTU ▪ Halkın Partisi (HP) Genel Sekreteri Tolga Atakan, Hakikat Yazıişleri Müdürü Tayfun Aydınlı’nın sorularını yanıtladı, “Gelinen durum sayın Akıncı’yı da aşan bir noktadadır” dedi.

Atakan “Birinci parti olduğumuzu anketten önce de biliyorduk”

“Gezici”nin son yaptığı anketle ilgili “Partiniz birinci çıktı fakat TDP’ye ait oranı görüldüğünde kamuoyu tarafından ankete kuşkuyla bakıldı. Siz neler düşünüyorsunuz bu anket çalışmasıyla ilgili?” sorusunu yanıtlayan Atakan, “Anketler toplumsal durumu ölçmek, bir yandan da algı yaratmak için kullanılan araçlar. Bizim için şaşırtıcı olmayan sonuçlar ve tereddütlü yaklaştığımız sonuçlar var. Biz HP olarak birinci parti olduğumuzu biliyorduk. Bunun için bir ankete ihtiyaç yoktu. Haftanın 4-5 günü dışarıda olup insanlarla iç içe olan bir partiyiz. Bizim esas dikkatimizi çeken konu toplumun artık koalisyon hükümeti istemediğine dair beyanda bulunması. Mesela toplumda yaratılan başka bir algı da Kıbrıs sorununun bütün sorunların üzerinde olduğu noktasındadır ki halkın gündeminde o da yoktur. Halkın birinci gündemindeki konu ekonomidir. Dolayısıyla buradan baktığımızda bizim de pek tutarlı bulmadığımız hususlar olmuştur” dedi

Soru cevap şeklinde devam eden röportajda, Atakan şu yanıtları verdi:

 

Akıncı da başarılı olarak gösteriliyor. Siz nasıl görüyorsunuz?

“Sayın cumhurbaşkanının ortaya koymuş olduğu bir vizyon var.Bu vizyonun nasıl şekillendiği toplumsal bir destekle yürüyüp yürümediği zaman zaman tartışma konusu oluyor.Lakin gelinen durum sayın akıncıyıda aşan bir noktadadır.Biz en başından beri Kıbrısta bir çözüm tek bir tarafın insiyatifinde olmadığını söyledik.Çözümün iki tane tarafı var.Kıbrıs türk tarafının ortaya koyduğu istekli tavrı karşınızdaki tarafında paylaşması ve buna bir karşılık vermesi lazım.Sayın Akıncı seçildiğinde bazı kesimler Akıncı geldi bu işi çözer gibi söylemlerde bulunmuşlardı.Bu işi çözmek kişilerin elinde değil.O yüzden gelinen süreçte açıkçası sayın akıncıyı bir yere konumlandıramıyoruz”

 

Cenevre görüşmeleri gidişatı sizce nasıl olucak?

“Gidilecek köyün minareleri aslında bellidir. 2016 yıllının ikinci yarısında yaşadığımız o umut havasını hatırlayın nerdeyse gün sayılıyordu.Önce mont pelerin ardından Cenevre sonra bir baktıkki yapı tamamen çökmüş. Şu realiteyi değiştiremeyiz. 2018 yıllının başında oldukça çetin geçicek bir seçim var.Bu atmosfer içindeyken Kıbrıslı türklerle müzakere edip bişeyler veriyor görüntüsünü ne Rum lider nede rum liderliği çizmez. Dolayısıyla Cenevre’de de bişeylerin değişeceğini düşünmüyorum”

 

Halkın partisi nde göz önünde olan neden sadece Kudret Özersay var. Bu bir parti siyaseti midir.

“Aslında başka arkadaşlar da çıkıyor. Şöyle bir bilgi veriyim. Parti kurulalı 1 sene 3 ay gibi bir süre oldu. Halkın partisi adına televizyonlara çıkıp konuşma yapan kişi sayısı 36. İktidar partisinde bu sadece 7’ki bakanlar da var bunun içinde. İktidar ortağında bu sayı 2, Ana muhalefet partisinde 6, TDP’de 3. Yani mecliste yer alan partilerin toplamından daha fazla kişi HP adına çıkıp televizyonlarda konuşma yapmış. Ama şöyle bir durumda var. Sayın Kudret Özersay yıllarca gerek müzakerecilik gerek görüşme heyeti gibi tecrübelerle halkın karşısında olmuştur. Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde de adaylardan bir tanesi. Dolayısıyla toplum nezdinde daha bilinen bir siyasi figür olması gayet normal”

 

Peşkeş çekilen arazilerle ilgili iptali konusunda karar alınmadığını zamana yayılmış bir karar olarak ifade etmiştiniz.Bu konudaki düşünceleriniz nedir?

“Rauf R. Denktaş ismiyle mevcut yaşadığımız durumu birbirinden ayırmamız lazım. Denktaş’ın nezdindeki ismi kullanılarak böyle bir adım atılması çok yanlış. Madem o kadar düşünüyorlar gidip önce türbesini yaptırsınlar. Yıllardır ne koşullarda olduğunu o türbenin hepimiz çok iyi biliyoruz. Bakanlar kurulu ile alınan bir devir işlemi var. Bu arazi bakanlar kurulu kararıyla askeri vasfı olmaktan çıkarılıyor ve maliye bakanlığına devrediliyor. Maliye bakanlığı da bunu Maliye bakanının oğluna devrediyor. Burada Merhum liderin isminin karıştırılmasını ve şahsiyeti üzerinden çıkar elde edilmesini kesinlikle yanlış buluyoruz. İlgili vakfın biz bu işten vazgeçtik demesiyle konu kapandı. Ancak oranın maliye bakanlığına devredilmesiyle ilgili bakanlar kurulu kararı hala orda duruyor. Aynısı çıkarma plajındaki durumda da yaşandı. Orda da bakanlar kurulu kararını kaldırmadık ama uygulamayacağız diye bir açıklama yapmışlardı. Toplumsal tepki dindiğinde bir bakacağız ki orada inşaat yapılmaya başlanmış. Bakanlar kurulu eğer iptal edilmezse orada bir inşaat başladığı anda siz bu işi geri döndüremezsiniz. Örneğin çıkarma plajına bir inşaat yapılmaya başlandığında siz orayı alsanız bile o inşaata dokunamazsınız, orayı eski haline döndüremezsiniz. Buna benzer uygulamaları hükümette çok gördüğümüz için özellikle dikkat çekmek istedik. Evet vakıf bu düşüncesinden vazgeçti ama bakanlar kurulu o kararı iptal etti mi? Bunu kamuoyuna açıklamak zorundalar. Çünkü bu araziler kamu yararına kullanılması kaydıyla devredilmiştir. Bu süreç içerisinde Lefkoşa surlariçinde yer alan eski hastane binasının da devredildiğini öğrendikki bununla ilgili hiçbir açıklama veya bir ihale süreci veya bir duyuru yapıldığını görmedik. Nerden baksanız bir tutarsızlık var. Bu durumun takipçisi olacağız.

 

Kıbrıs konusunda bir çözüm olmazsa nasıl bir plan programınız var.

Bizim öncelikle yapmamız gereken kendimize çeki düzen vermemiz. Biz bunu önceden dile getirdiğimizde bize kızmışlardı Kıbrıs çözüme gidiyor siz neden bahsediyorsunuz diye. Biz de Kıbrıs’ta bir çözüm olsa da olmasa da kendimize çeki düzen vermeliyiz. Çünkü bu mevcut yapıyla ne biz bir ortak olabiliriz ne de kendi ayaklarımız üzerinde durabiliriz. Bugün kamu yapımız felç olmuş durumunda. Hizmet üretmeyen meclis var ki en elzem konularda bile en fazla 3 kişi bulunuyor mecliste. Bakanlarımızın durumu ortada. Bir tanesi bet ofisi için iş takipçiliği yapıyor, bir diğeri olmayan bir hava yoluna izin veriyor, bir diğeri basit bir işlem için müdürünü aramaktan aciz. Yapımız bu. Bizim herşeyden önce bu yapıyı düzeltip kendi ayaklarımızın üstünde durup opsiyonlarımızı tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Biz Kıbrıs Türkü olarak özgüvenimizi kaybettik. Bugün insanlara neden çözüm olması gerektiğini sorduğumuzda bu sistemin değişmesi gerektiğini söyleyerek “çözüm olsun da kurtulalım” diyorlar. Soruyorum, çözüm olduğunda senin asfaltını Rum mu dökecek, kamu binalarındaki aksaklıkları tembel yapıyı Rum mu düzeltecek. Bir arada vilayet olmak tartışılıyordu. Bizim kendi işimizi halledecek kapasitemiz yok mu? Senelerce Kıbrıs Türkü su borulardan silah yapıp bu ülkeyi savunan, Türk bayrağının yere inmemesi için canını veren bir toplum. Nasıl geldik bu noktaya? Özgüven kaybıdır bu. O yüzden bu özgüvenimizi tekrar yukarıya çekecek işler yapmalıyız

 

Erken seçim durumunda herhangi bir kadro sıkıntısı olur mu? Seçime kendinizi hazır hisediyor musunuz ?

Şimdi bir karar açıklansa biz o seçime hazırız. Yol haritamız da hazır. 29 ayrı komitemiz var ve her konuda nelerin değişmesi nelerin yapılması ile ilgili çalışan komitelerimiz var.




DİĞER SİYASET HABERLERİ
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Puan Durumu