kstb

telsim

10-08-2016 18:55 GÜNDEM

TÜRK ORDUSUNU KİM, NASIL VE NİYE VURDU?

1967 Arap-İsrail savaşlarının yaklaştığı günlerdi. Yahudi destekli Amerikan ve Avrupa gazeteleri, dünya gündemine bir anda “Enver Bey” isimli bir şahsı taşıdı.

TÜRK ORDUSUNU KİM, NASIL VE NİYE VURDU?

Güya Türk’tü ama hakkında hiç kimse bir şey bilmiyordu.

 

Bilinen tek şey, Enver Beyin bir silah tüccarı olması idi. Enver bey, İsrail’in yok edilmesi gerektiğini, bu terörist devletin ortadan kaldırılması için Araplara her türlü desteğin verilmesi gerektiğini söylüyor, verdiği her röportaj İsrail’i çıldırtıyordu.

 

Enver Bey hangi ülkeye gitse İsrail basını onu takip ediyor, sözlerini manşete taşıyor, Mossad ajanlarının bu İsrail düşmanını öldürmek için özel planlar yaptığını anlatıyordu.

 

Enver Bey kısa sürede Arap dünyasında bir kahraman haline gelmişti. Çok geçmeden Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdülnasır, Enver Bey’i Mısıra davet etti. Havaalanında askeri törenle karşılandı adam. Araplar Enver Bey sayesinde İsrail’in ortadan kalkacağına inandırılmıştı adeta.

 

Abdülnasır, Enver Bey’e çok önemli bir görev verdi. Enver Bey, Mısır Ordusunu denetleyecek, elindeki silahların envanterini çıkaracak, denetleyecek ve eksikleri bir rapor halinde Abdülnasır’a sunacak ve en kısa sürede bu eksiklikler giderilecekti.

 

Enver Bey, Mısır Ordusunun elindeki tüm uçak ve silahlar ile mühimmatın, listesini ve nerelerde konuşlu olduğunu bir bir çıkardı...

 

Yetmedi. 6 gün savaşlarının başlamasından bir gece önce (4 Haziran 1967 gecesi) Mısır Hava kuvvetlerindeki pilot ve komutanlara büyük bir parti verdi. Bol miktarda içki ve kadının sunulduğu o gece pilotlar sabaha kadar içti ve sızdı. İsrail Hava kuvvetleri ani bir baskınla Mısır uçaklarını askeri havaalanlarında vurduğunda, karşı koyacak tek bir Mısır uçağı yoktu havada...

 

Yüzlerce Mısır uçağı, askeri gemileri ve tankları oldukları yerlerde imha edildi.

 

Evet, anladığınız gibi Enver Bey bir Mossad ajanı idi. Yahudi basın bu adamı Yahudi düşmanı olarak Araplara kakalamış, Araplarda sazan gibi bu tuzağa düşmüş en gizli askeri bilgileri bu adama vermekte bir mahzur görmemişlerdi.

 

O tarihten sonra bir daha kimse Enver Bey’in adını sanını duymadı.

 

Türk Ordusuna yönelik hazırlanan Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Ayışığı, Poyrazköy vs. gibi kumpas davalarında Türk basınının ve birçok siyasinin durumlarını gördüğümde Abdulnasır’ı, Enver Bey’i ve o dönemdeki Yahudi ve Arap Basınını hatırlar yutkunurum.

 

5000 yıllık tarihe, devlet geleneğine sahip bu milletin, 50 yıllık Arap devletlerinin durumuna düşmesine hayıflanır ve kahrolurum. Türk Milletinin tarihi kadar eski Türk Ordusunun bu kadar basit bir şekilde suikasta uğramasını bir türlü hazmedemem.

 

Size 15 temmuz darbesinin yalnızca Fethullah Gülen isimli basit bir Cemaat liderine bağlı birkaç yüz general ve alt dereceli askerin yaptığı bir kalkışma olarak anlatılıyor. Siz de buna inanıyorsanız, büyük bir yanılgı içerisindesiniz demektir...

 

Fethullah Gülen, ABD emperyalizminin bir piyonudur. ABD ve İsrail, Fethullah Gülen’in arkasındaki güçtür.

 

En iyisi biraz geriye giderek anlatayım.

 

ABD’nin Türk Ordusunu dizayn çalışmaları oldukça eskilere dayanır. Bunu bazen demokratik bazen da antidemokratik yollarla yapar.

 

Daha önce anlatmıştım. Mesela ABD, Kıvrıkoğlu gibi millici paşalardan asla hoşlanmaz. 90 lı yılların sonunda ABD Irak’ı işgale hazırlanıyordu. O dönemde TSK’nın başına Kıvrıkoğlu Paşa’nın gelecek olması ABD yi rahatsız ediyordu. Bu yüzden Kıvrıkoğlu Paşa’ya daha Kara Kuvvetleri Komutanı iken, 1997 yılında Kıbrıs’ta düzenlenen Toros tatbikatındaki başarısız bir suikast düzenlenmişti…

 

Türk Ordusu ile ABD’nin arasındaki asıl kopma, 1 Mart 2003 tezkeresi ile başladı.

 

ABD, tezkerenin geçmemesinin faturasını Türk Ordusuna kesmişti. Pentagon’un iki numaralı ismi Paul Wolfowtitz gazetecilere verdiği demeçte “Asker tezkereye sahip çıkmadı. Bunun sonuçları çok ağır olacak” demişti.

 

WikiLeaks belgelerinden öğreniyoruz ki, o dönemde Ankara’da ki ABD Büyükelçisi Robert Pearson Washington’a gönderdiği raporda şunları yazmış; “ Genel Kurmay Başkanı Özkök ABD’ye ve Natoya bağlıdır. Onun bu sadakati desteklenmelidir. Ne var ki Özkök’ün dışındaki generaller ABD menfaatlerine karşı çıkan kişilerdir. Bu kişiler Aytaç Yalman, Şener Eruygur, Çetin Doğan, Hurşit Tolon, Fevzi Türkeri, Tuncer Kılınç, Yaşar Büyükanıt’dır. Bunlar her an Özkök’e muhtıra verebilirler…”

 

Bu rapordan sonra Türk Ordusunda tasfiye için düğmeye basılmış, yukarıdaki Generallerin 2 tanesi dışında hepsi tutuklanmış ve Ordu içindeki anti ABD’ci diye bilinen Milliyetçi, Atatürkçü çizgideki bütün komutanlar bir şekilde ordudan tasfiye edilmiş ve 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan askerlerin önü açılarak onların Türk Ordusunda önemli noktalara gelmesi sağlanmıştır.

 

Bu ekibin varlığını fark eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılki Yüksek Askeri Şura’da bunların tasfiyesi için düğmeye basmış ve büyük bir liste hazırlamıştı.

 

Yaverler vasıtası ile bu tasfiyeyi öğrenen ABD’ci generaller, 15 Temmuzda bir darbe yaparak yönetime el koymaya çalışmışlardı.

 

Darbenin erken duyulması onların hesaplarını alt üst etmiş ve Sayın Cumhurbaşkanının sakinliği ve iradesi, basının sağduyusu, Türk Ordusu içinde milli kalabilmiş bazı komutanların feraseti ve en önemlisi de halkın demokrasiye sahip çıkması ile bu Amerikancı FETÖ kalkışması durdurulabilmişti.

 

Bu iş henüz bitmemiştir. Bu tür darbeleri planlayanların mutlaka bir “B” bir de “C” planı vardır.

 

O planları boşa çıkarmanın yegâne yolu ise, Milli Birlik ve beraberliğimizi korumaktan geçer. Bu sebeple geçmişi çok fazla kurcalamamak ve hesaplaşmayı bir kenara bırakmak gerekiyor.




DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Puan Durumu