kstb

telsim

14-10-2015 17:26 EKONOMİ

Hellim İçin Birleşik Krallık’tan Destek Bekliyor

Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) Başkanı Ali Çıralı, hâlâ askıda bekletilen ve tüm Kıbrıslı üreticilerin faydalanacağı, hellimi koruma altına almaya ilişkin düzenlemenin garantilenmesi için Kıbrıs Türk Diasporası ve İngiliz Hükümeti’nden yardım istedi.

Hellim İçin Birleşik Krallık’tan Destek Bekliyor

Çıralı bu isteğini; cemiyet liderleri, iş sahipleri ve İngiliz otoritelerle görüşüp onları son gelişmeler hakkında bilgilendirip, hellim üreticisi 50 üyesinin kaygılarını paylaşmak için geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği 3 günlük Londra ziyareti sırasında dile getirdi.

Bu yıl Mart ayında Güney Kıbrıs’ın, Kıbrıs’ın geleneksel peynirini koruma altına almak için yaptığı tek taraflı başvuru, bu süreçten kasten uzak tutulan Kıbrıslı Türk üreticilerin gerçekleştirdiği protestolar nedeniyle Avrupa Birliği (AB) tarafından durdurulmuştu. Bu durum aynı zamanda bölünmüş adayı birleştirmek için yürütülen Barış Görüşmeleri’ni de tehdit etti.

Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, 16 Temmuz’da Kıbrıslı iki lider, Mustafa Akıncı ve Nicos Anastasiades, arasında bir anlaşmanın sağlanması için arabuluculukta bulunarak başvurunun devam etmesini sağladı. Sonuç olarak 28 Temmuz’da AB’nin resmi gazetesinde, hellimin Menşe Adı Korunan Ürün [PDO] olduğuna ilişkin bir taslak yayımlandı. Tüm dünya çapında bu durumdan etkilenen tarafların itirazlarını yapmaları için verilmiş olan 3 aylık süre bu ayın sonunda doluyor. AB, PDO statüsünü onayladığı zaman yalnızca PDO kriterlerini yerine getiren Kıbrıslı üreticiler ürünlerini ‘hellim’ ya da ‘halloumi’ olarak adlandırabilecek.

Birleşik Krallık’ta yaşayan ve yiyecek sektörü içinde yer alan birçok Türk, yeni gelişmelerden fayda sağlayabilmek ve hellim için yeni pazarlar yaratılmasına yardımcı olmak için konu hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak istiyor. Ancak onlar da tıpkı Kıbrıslı Türk üreticileri gibi PDO sürecinin nasıl yönetileceği konusunda endişeliler çünkü bu konuyu AB’de sadece Kıbrıs Rumları temsil ediyor.



Başkan Çıralı, pazartesi gecesi Londra’nın merkezinde düzenlenen ve Embargoed! tarafından organize edilen yuvarlak masa toplantısında Kıbrıs Türkleri cemiyet temsilcileri ve iş sahiplerine şunları söyledi: “Hellimin koruma altına alındığını görmek istiyoruz çünkü bu sayede peynirimiz standardını koruyabilecek ve değerini yükseltecektir. AB’nin hellim anlaşması mükemmel değildi – üyelerimizin talep ettiği birçok husus anlaşmaya dahil edilmedi. Ama ne olursa olsun bu sürecin çalışması için elimizden geleni yapmaya hazırız çünkü bu durumun tüm ada için uzun süreli faydaları olacağına inanıyoruz.”

Hellim, Kıbrıs Türk ekonomisi için hayati bir önem taşıyor: tüm ihracatın %25’ini oluşturuyor ve KKTC’nin işgücünün %17’si bu sektöre dayanıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) konulan ambargolar nedeniyle – birçok dünya lideri bu durumu haksız ve yasadışı buluyor – Kıbrıs Türkleri AB’ye hiçbir hayvani gıda satamıyor. Ülkenin hellim peyniri Türkiye, Türki Cumhuriyetler, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da satılıyor.

Çıralı sözlerine şöyle devam etti; “Juncker’ın Kıbrıs’ı ziyareti sırasında [Temmuz ayında] Cumhurbaşkanımız [Mustafa Akıncı] ile fikir birliğine vardığı hassas dengelere saygı duyulması zorunludur. Kıbrıs Türkleri için bu kadar önemli olan bir ticareti yalnızca Güney Kıbrıslı otoriterelerin kontrol etmesine izin veremeyiz – hatta üyelerimiz, Juncker anlaşmasına sadık kalınmadığı takdirde PDO sürecinin durdurulduğunu veya kaldırıldığını görmeyi tercih edeceklerdir. İşte bu yüzden Birleşik Krallık’taki dostlarımızdan hükümetiniz vasıtasıyla bu endişelerini Komisyon’a bildirmelerini istiyoruz, bu sayede konuyla ilgili aksiyon alınabilir, PDO tüm üreticiler için adil ve şeffaf olarak çalışır.”

Çıralı’nın yorumları, Kuzey Kıbrıs’a uygulanan uluslararası tecritin sonlandırılması için çalışan insan hakları örgütü Embargoed!’un Genel Başkanı Fahri Zihni tarafından da desteklendi. Embargoed! geçtiğimiz yıllarda AB Komisyonu’na, İngiliz hükümeti ve politikacılara sunumlar yaparak Kıbrıs Türklerinin hellim üzerindeki haklarının korunması için Birleşik Krallık’ta yapılan çalışmalara öncülük etti.

Zihni şunları söyledi: “Biz de AB’nin hellim anlaşmasına sıcak bakıyoruz, bu anlaşma Kıbrıs Türklerinin daha fazla uluslararası ticaret imkanına sahip olabilmeleri için önemli bir adım Ancak politikacılar PDO sürecini yürütürlerken, AB kurallarını çiğneyemezler. Kıbrıslı Türk üreticilere danışılmamıştır [hellim PDO’su konusunda], Güney Kıbrıslılara sektörü AB standartlarına getirmelerine yardımcı olmaları için çok önceden verilen fon ve destek Kıbrıslı Türklere verilmemiştir, bu durum da Kuzey kesimindeki üreticileri ciddi bir dezavantajın içine sokmuştur. Bureau Veritas gibi Kuzey kesimi için menfaat çatışmasına sahip olan ve çok açık bir biçimde ‘bağımsız’ olmayan bir denetim organının sürece dahil edilmesine yönelik önergelerin olması da oldukça düşündürücüdür.”

Embargoed!, bu şirketin Güney Kıbrıs’la arasında büyük denetim anlaşmaları olduğunu ve bu durumun, Kıbrıs Rum kesimi için doğal bir taraf tutma yaratacağını öğrendikten Komisyon’a lobi çalışmalarında bulunuyor. Grup, konuya ilişkin yeni ve tarafsız bir denetim kurulunun atanmasını istiyor.

İngiliteredeki Kıbrıs Türkleri ayrıca, Juncker anlaşmasından sadece haftalar sonra Kıbrıs Rum liderinin tek taraflı bir şekilde koşulları değiştirmeye çalıştığını gösteren haberler karşısında duydukları endişeleri de dile getirdi. Nicos Anastasiades’in Ortak Anlaşma’da yapmak istediği değişiklikler arasında, KKTC’de üretilmiş tüm PDO-sertifikalı hellimlerin, üretim Türkiye ve Orta Doğu için yapılmış olsa bile Güney Kıbrıs limanlarından ihraç edilmesi de bulunuyor. Anastasiades aynı zamanda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına zarar vereceğini iddia ederek Komisyon’un, kalıcı bir politik çözüm bulunmadan Kuzey Kıbrıs’taki PDO uygulamasına dahil olmasını engellemek istiyor.

Britanya Kıbrıslı Türkler Derneği’nden Kenan Yaman şunları söyledi “Eğer bu haberler doğruysa, Anastasiades’in davranışı kesinlikle aşırıya kaçmaktadır. Adada pozitif bir hava yaratma çalışmalarına sekte vurmakta ve güvenirliğine tamamen gölge düşürmektedir: Eğer birkaç hafta içinde hellim anlaşması sözünden geri dönüyorsa, Kıbrıs Türkleri politik bir uzlaşma için ona nasıl güvenebilir? Juncker anlaşmasına katkıda bulunmayı reddettikleri için Kıbrıs Rum kesimine katı bir mesaj gönderip göndermemek de AB’ye kalmıştır.”




Etiketler :
DİĞER EKONOMİ HABERLERİ
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Puan Durumu