kstb

telsim

19-03-2019 22:28 GÜNDEM

Cumhurbaşkanı'nın asli görevi, yasalara saygılı olmak ve YARGIYA MÜDAHİL olmamaktır..

Bugün ki Meclis toplantısında YDP Milletvekili Bertan Zaroğlu da, “Sosyal Düzene Karşı Ceza Yasasındaki Suçlar” ile ilgili konuştu.

Cumhurbaşkanı'nın asli görevi, yasalara saygılı olmak ve YARGIYA MÜDAHİL olmamaktır..

Zaroğlu, geçen günlerde ülkede Bengül Gargınsu olayı ve gerginliği yaşandığını ifade ederek, Gargınsu’nun terör örgütü sempatizanı ve yandaşı  olduğu yönündeki açıklamalarına  CTP Milletvekilleri  Fazilet Özdenefe ve Sıla Usar İncirli itiraz ettiler.

Zaroğlu’nun Gargınsu’ya yönelik benzeri eleştirileri sürdürmesi üzerine tartışmalar yaşandı. Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay  Zaroğlu’nu dikkatli ifadeler kullanmaya davet etti.

Tartışmaya Biray Hamzaoğulları’nın da dahil olması üzerine gerginlik arttı ve Zaroğlu ile Hamzaoğulları arasında gergin bir konuşma yaşandı. Zaroğlu’nun “kimden izin alıp konuşuyorsun, benden izin alıp konuşacaksın” dediği Hamzaoğulları da “Başkandan izin aldım Sen kimsin de senden izin alacağım” dedi. Bunun üzerine gerginlik arttı ve karşılıklı sözlü tartışma yaşandı.

Gerginliği bitiren Uluçay, tüm vekillere söz vereceğini söyledi. Zaroğlu’nun  konuşmasını  sürdürmesi üzerine Özdenefe bu konuşmaya ve mahkemede olan bir konuda insanların zan altında bırakılmasına izin vermeyeceğini söyledi.

Zaroğlu, Cumhurbaşkanının da bu konuya dahil olduğunu ve yargıya müdahale edercesine dahil olduğunu iddia ederek, CTP ve Cumhurbaşkanına yönelik eleştirilerde bulundu.

Güneydeki AP seçimlerine aday olan Niyazi Kızılyürek ile Cumhurbaşkanı  Akıncı görüşmesini de eleştiren ve burada seçim çalışması yapılmasının yanlış olduğunu ifade eden Zaroğlu, Kıbrıslı Türklere Güneye geçip oy vermeme çağrısında bulundu.

Zaroğlu, ülkede “terör örgütü paçavrası”,  terör örgütlerine destek veren kitap ve benzeri şeylerin yasaklanması veya yasakların uygulanması gerektiğini belirtit.

Zaroğlu, Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın Türkiye ile ekonomik protokolün imzalanmasının gecikmesiyle ilgili yaptığı açıklamayı eleştierek, 31 Mart’tan sonra hükümetin zor günler geçireceği iddiasında bulundu.

 

Bertan Zaroğlu'nun tam konuşma metni şu şekilde;

Sayın Başkan Değerli Milletvekilleri..

 

Bugün huzurunuzda yapacağım

konuşmanın konusunu, başta

"Sosyal düzene karşı, ceza yasasındaki suçların yanı sıra..

 

Geçtiğimiz hafta, KAMUOYUNU aşırı derecede meşgul eden Bengül Gargınsu.." bahsine ayırmış bulunuyorum..

 

Bilindiği gibi; önceki hafta kamuoyunda, bir "GARGINSU GERGİNLİĞİ" YAŞANMIŞTIR..  

 

Ancak; öncelikle belirtmeliyim ki, GARGINSU' nun, KKTC 'de yaşayan bazı aile fertlerinin, dağlarda PKK kıyafetleriyle çekilen fotoğrafları...,

Lefkoşanın göbeğinde Bebek katili öcalan lehine attığı sloganlarin görüntüleri..

 

 

Geçmişte KTTC medyasın da, çeşitli vesilelerle  yayınlanmıştır..

 

Buna rağmen; yani bu kişinin terör örgütü sempatizanı olduğu bilinmesine rağmen,  GARGINSU 'NUN vatandaşlık işlemleri, 2015 YILINDA CTP' nin eski gn. Sekreteri tarafından  başlatılmış...

 

Sonrasında yine bir CTP iktidarı döneminde, kendisi vatandaş yapılmış,

 

Yine vatandaş olmasının akabinde, önce CTP parti meclisi üyesi yapılmış,

 

bilahare de CTP listesinden 2018 SEÇİMLERİNDE Milletvekili adayı da olmuştur..

 

Üstelik tüm bunlar, yukarıda da ifade ettiğim gibi, maalesef Gargınsu' nun PKK yandaşı olduğu bilinmesine rağmen yapılmıştır..

 

Son olarak; bu kişinin polis tarafından gözaltına alımasının fitilini ateşleyen olay ise,

 

Lefkoşa' nın Girne Kapısında, Türkiye' de tutuklu bir PKK yandaşına destek için astığı pankartın, polis tarafından izi sürülerek,

 

GARGINSU ve çevresine, "örgüt propagandası yapmak" suçlamasın dan ötürü, ulaşılmıştır...

 

Mahkemenin verdiği izin çerçevesinde, polis evinde yaptığı arama sırasında,

 

PKK bayrakları, terör elebaşısı: Öcalan’ın kitapları, terör örgütü ile ilişkili bazı belge ve dökümanlar bulunmuş ve

 

polis basın subaylığından verilen bilgiye göre, bunlara EMARE OLARAK EL KONULMUŞTUR.

 

"Yani mesele aslında, kitap meselesi değil, Terör Örgütü Propagandası yapmak... suçlamasıdır..

 

İşin daha da vahim olan boyutu ise, sayın Cumhurbaşkanın da, bu algı operasyonuna dahil olması dır.

 

Sayın AKINCI,  doğrudan mahkemeyi baskı altına alacak şekilde, yargıya intikal etmiş olan bir konuda, DOĞRUDAN YARGIYA MÜDAHALE  EDERCESİNE, hukuka aykırı  açıklamalar yapmıştır..

 

Kaldı ki; bir Cumhurbaşkanının asli görevi, öncelikle yasalara saygılı olmak ve YARGIYA MÜDAHİL olmamaktır..

 

Belki Sn Cumhurbaşkanı, bu açıklamayı yaparken, tamamen 2020' deki seçimlerini düşünerek yapmış da olabilir...

 

Ancak; bu açıklamayı esas alacak olursak, kanaatimce Sn. Akıncı, solun çatı adayı olmak istemekte ve bu bağlamda kendi tabanına mesaj vermektedir..

 

Öte yandan, sn. Erhürman' ın da, Cumhurbaşkanı adayı olacağı  ısrarla basının bir kesimince iddia edilmektedir..

 

Bu açıklamadan sonra ise, CTP içinde ve dışındaki, PKK sempatizanı olan bir takım fraksiyonlar, Erhürman aday olsa bile, Sn. Akıncı' ya destek verebilirler..

 

Eğer hesap buysa, tümüyle yanlıştır..

 

Öte yandan sn. AKINCI NIN TUHAF İCRAATLARI BUNUNLA DA SINIRLI KALMAYIP, 

Niyazi Kızılyürek isimli kişinin, AKEL adayları ile propaganda yapmak için, kuzeye geldiğinde, ne tesadüftür ki

 

Onunla karşılaşıp, karşılıklı kahve içmekte sakınca görmemektedir..

 

Ancak; şu husus iyi bilinmelidir ki, mer' i yasal mevzuata göre,  Rum' un komünist partisi AKEL' İN adayları, KKTC' ye gelip doğrudan ya da dolaylı propoganda yapamaz!..

 

AKEL Adayları ve işbirlikçileri, burada çifte vatandaş olan halkımıza...

 

"Güney'e geçin ve ENOSIS'çi AKEL’ e oy verin diyemez!...

 

Bu, tamamen halkımızın bir kesimine kurulmuş düpedüz bir tuzaktır..

 

Bu kürsüden halkımıza sesleniyorum..

 

Sakın Rum devletine geçip AKEL listesine oy vermeyin..

 

Aksi halde; bu ülkeyi kuran ŞEHİTLERİMİZE, çocuklarınıza ve geleceğimize yazık edersiniz!..

 

Aynı bağlamda bir husunun daha bilinmesini de isterim ki, Niyazi Kızılyürek' e oy veren her yurttaş, aynı zamanda ENOSİSCİ AKEL listesine de, oy vermiş olacaktır.."

 

Ne varki vahim durum, maalesef bu REZALETLE DE, SINIRLI DEĞİLDİR..

 

Çünkü;

"Sayın Akıncı, bu konuda  halkın sorduğu sorulara da, asla ve her nedense cevap vermemektedir..

Ancak, Sn. Akıncı sussa da, konuşsa da, bilmelidir ki, bizim birinci amacımız, KKTC’ yi, sonsuza dek bağımsız bir devlet olarak yaşatmaktır..

 

Öte yandan; Sn. Akıncı' nın, kamuoyunda bazı kesimler tarafından, adeta   siyasi eşitliği savunan bir kahraman gibi  lanse edilmek istenilmesi son derece yanlıştır..

 

Oysa ki; sn. Akıncı siyasi eşitliği savunduğu konusunda da, doğruları söylememektedir..

 

Şimdilik bu konunun daha fazla ayrıntısına, zaman darlığı nedeniyle girmeyip, başka bir konuya geçmek istiyorum..

 

Bildiğiniz gibi; KAMOYUN DA GEREĞİNDEN FAZLA TARTIŞMA YARATAN, keza gereğinden fazla da meşgul eden, Bengül GARGINSU olayının, CEZA HUKUKU BOYUTUNA kamuoyunda fazlaca DEĞİNİLMEDİĞİ İÇİN, kısaca meselenin bu boyutuna   değinmek istiyorum..

 

2017 tarihli "Yasa Dışı Terör Örgütleri Emirnamesinin, 3’üncü maddesi kapsamında"...

 

KKTC' de, terör örgütü statüsüne alınan ve faaliyetleri yasaklanan örgütlerin, yanı sıra..

 

bu örgütlere ait paçavralar ile, terör örgütlerinin yönetici ve mensuplarına ait resimlerin taşınması, mutlak surette yasaklanmıştır..

 

Yine mevzuatımızda,

“Anayasa ve mevcut sosyal düzene karşı suçlarla ilgili hususlar,

 

Fasıl 154, Ceza Yasası’ 2. Kısım, 2. Bölüm de düzenlenmiştir.

 

Keza; "Yasa dışı cemiyetin" tanımı da,

 

Ceza Yasası’nın 63. md.sin de yer almaktadır..

 

“Yasa dışı cemiyetin tanımı” özetle;

 

A) Kuruluşu veya propagandası ile, veya başka yollarla..

 

B) Yasa dışı fiillerin, herhangi birini savunan, veya teşvik eden gerçek kişi...

 

C) Veya tüzel kişilik kazanmış olsun veya olmasın, herhangi bir kuruluş...

 

D) ihtilal veya sabotaj ile Anayasal düzeni yıkmak...

 

E) KKTC' nin veya başka herhangi bir ülkenin kurulmuş hükümetini, şiddet veya kuvvet yolu ile, ortadan kaldırmak...

 

F) Kuruluşu veya propagandası ile veya başka yollarla, amacı bu yasanın 48. maddesinde tanımı yapılan müfsit niyetlerden birini gerçekleştirmek için kurulan,

 

G) KKTC içinde veya dışında faaliyet gösteren  herhangi bir kuruluş veya örgütü anlatır...

 

şeklindedir..

 

H) Yine Ceza Yasası’nın, 59. md. sine göre..

 

48. md. de tanımlanan bir müfsit niyeti içeren..

 

kitap, dergi, broşür, afiş, gazete, mektup veya başka herhangi bir belge veya yazıyı...

 

posta ile gönderen veya kanıtlama yükü kendisinde olmak üzere, yasal bir yetkisi olmaksızın tasarrufunda bulunduran kişi,

 

Suç işlemiş olur ve üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir..

 

denilmektedir..

 

Müfsit niyetin tanımı ise, Ceza Yasası’nın 48’inci maddesinde bulunmaktadır..

 

48’ inci md. de yer alan tanıma göre "Müfsit Niyet" özetle;

 

A)Cumhurbaşkanı’ nın şahsına, veya yasa ile kurulmuş Devlete karşı,

 

B) Nefret uyandırmaya, Hoşnutsuzluk veya soğukluk yaratılmasını sağlamaya, kışkırtmaya,

 

C) Cumhurbaşkanı ile Devleti aşağılamaya, küçük düşürmeye, alay konusu yapmağa,

 

D) K.K.T.C. ' nin egemenliğinin değiştirilmesine, veya KKTC’ deki adalet ve yargı yönetimine karşı, nefret uyandırmaya,

 

E) Hoşnutsuzluk veya soğukluk yaratılmasına kışkırtmaya, aşağılamayı ve/veya küçük düşürmeye, alay konusu yapmaya,

 

F) KKTC yurttaşları veya sakinleri arasında hoşnutsuzluk ve sadakatsizlik yaratmaya veya,

 

G) KKTC’deki farklı halk sınıfları arasındaki kin, garaz, husumet duyguları uyandırmaya ve tırmandırmaya yönelik BİR NİYET OLARAK tanımlanmıştır...”

 

Tam da bu noktada, bir hususun daha altını çizmek gerekir ki;

 

“ÜLKEMİZDE HALEN 26 ADET, "YASA DIŞI TERÖR ÖRGÜTÜ" OLARAK TANIMLANMIŞ, SİLAHLI SUÇ ÖRGÜTÜ' BULUNMAKTADIR.. ”

 

Fasıl 154, Ceza Yasası md. 63 kapsamında, yapılan düzenleme ve

 

Yasa Dışı Terör Örgütleri Emirnamesi’ ile,

 

PKK, başta olmak üzere,

isimleri tek tek sayılan tam 26 örgüt,

 

Terör Örgütü olarak ilan edilmiştir..

 

Bu Emirname ile ayrıca;

 

KKTC' de terör örgütü statüsüne alınan ve faaliyetleri yasaklanan örgütlere ait,

 

bayrak, flama vs türü paçavralar ile, bu terör örgütlerinin yönetici ve mensuplarına ait resimlerin taşınması da, yasaklanmıştır.

 

Hasılı; yukarıda özetlediğim mevzuat hükümlarindende anlaşılacağı üzere,

 

Fasıl 154, Ceza Yasası md 48' de tanımlanan ve yasa dışı cemiyete ait bir müfsit niyeti içeren ve propaganda niteliği taşıyan...

 

her türlü kitap, dergi, broşür, afiş veya gazete ise açıkça suç teşkil etmektedir..

 

Hal böyle olmasına rağmen, terör örgütü PROPAGANDASI YAPMAK va TERÖR ÖRGÜTÜNE AİT DÖKÜMAN VS BULUNDURMAK TAN HAKKINDA İŞLEM YAPILAN BİR KİŞİNİN,

 

HÜKÜMETİN BİR KESİMİ, ve keza C.B. tarafından bu derece himaye altına alınmış olması ise, akıllara bir çok suali de beraberinde getirmektedir..

 

Umarım bu sualler, muhataplarınca, kamuoyu nezdinde, bir an önce cevaplandırılır..

 

Sn. Başkan, değerli milletvekilleri..

 

Konuşmamı bitirmeden, son olarak kısaca bir kaç cümleyle,

 

MALİYE BAKANI SN. DEKTAŞ' IN geçtiğimiz hafta, 

 

"GİDİN PROTOKOLU ERDOĞAN A SORUN..."

 

şeklindeki maksadını aşan sözüne değineceğim... 

 

Bilindiği gibi kimilerine göre, 4’ lü koalisyonun Maliye Bakanı, kimilerine göre de, gizli başbakanı olduğu iddia edilen, Serdar Denktaş’ ın, geçen hafta içerisinde,

 

Devletin kasasının yönetim şekliyle ilgili yapılan eleştirilere verdiği yanıt, son derece manidar olduğu kadar, aynı zamanda düşündürücüdür..

 

Sn. Denktaş kendisini, "maaş ve diğer kamu ödemelerinin yapılabilmesi için, henüz MART ayında, Merkez Bankası' nın yıl sonu elde edeceği kârdan,   hazineye düşecek payın,

 

temlik edilmesi karşılığında, bankalardan yüksek faizle borçlandığı..." şeklinde eleştirenlere,

 

Umarsızca, "Gidin protomolü Erdoğan' a sorun!...” şeklinde bir yanıt vermiş olması, oldukça endişe verici bir durumdur..

 

İşin ilginç olan tarafı da, Sayın Serdar Denktaş'ın, protokolün İMZALANMAMIŞ OLMASINDAN...

SANKİ SN. ERDOĞAN SORUMLUYMUS GIBI MEYDAN OKUMASINA

 

ne hükümetin başı Tufan Erhürman, ne de diğer 2 ortaktan, en küçük bir eleştiri gelmemiş olmasıdır..

 

Belli ki, 1 yılını yeni dolduran bu hükümetin, ekonomik anlamda “Kuyruğu” iyice sıkışmış olacak ki,

 

Denktaş’ın doğrudan Türkiye  Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik  gönderdiği mesaja, gıkları bile çıkmamıştır...

 

Ses çıkartmak bir yana, bu mesajı belki de, gizli gizli alkışmış olmaları da, kuvvetle muhtemeldir...

 

Şimdi gelelim; bu SÖYLEME rağmen, Sn Erdoğan’ ın Serdar Denktaş’ a “para verir mi, yoksa vermez mi?” sorusunun yanıtına..

 

Sizleri bilmem ama,

 

Ülkenin değerlerini, keyfi ve tamamen ahbap - çavuş ilişkisi içinde, hoyratça harcayan bir hükümetin maliye bakanına, veya onun temsil ettiği hükümete,

 

şahsen ben sn. Erdoğan’ ın yerinde olsam, kesinlikle tek bir kuruş bile vermezdim..

 

Şimdi gelelim, konunun başka bir boyutuna...

 

Dörtlü koalisyonun ortağı olan partilerin, iktidarı devir aldıkları gün ortaya attıkları ENKAZ EDEBİYATINA İLİŞKİN iddiaların, bir an için doğru olduğunu var sayalım...

 

Yani başka bir ifadeyle; 2018 yılı başında, 4' lü koalisyon ile oluşturulan bu hükümet, bir önceki iktidardan, VELEV Kİ bir “Enkaz” devir almış olsa bile, (ki durum aslında böyle değildir)

 

Acaba neden bu durumu düzelteceği iddiasıyla, o makama oturanlar, aradan geçen 1 yıllık sürede,

 

“Biz maaşları da, diğer yükümlülükleri de, Ankara’ dan tek kuruş almadan yerine getiriyoruz” diyerek,

 

Toplumu aldatmakta BİLE BEİS görmemişlerdir? 

 

Kaldı ki; sn. Denktaş' ın öncelikle siyasi nezaket sınırını aşan bu ifadelerinin ardından,

 

İş icraata gelince, yukarıdaki söyleminin tam da aksine,

 

Rutin ödemeleri, BAZI GELİRLERİN TEMLİKİ KARŞILIĞNDA, bankalardan borçlanarak yapabildiğinin ortaya çıkmış olması da,

 

Mevcut hükümetin; bırakınız sn. Erdoğan’ dan para istemeyi, hemen istifa edip, derhal bu işi layıkı ile yapabileceklere bırakmaları gerekir..

 

Tam da bu bağlam da, çok güzel bir ata sözünü de, hatırlatmakta fayda görmekteyim..

 

Nikekim; Siz 1 yıl boyunca, bu ülke insanını adeta açlığa mahkum edeceksiniz,

 

 yürürlüğe koyduğunuz Kanun hükmünde kararnamelerle, vatandaşın haklarını budayacaksınız,

hayat pahalılığı altında inim inim inleyen bu insanların feryatlarını, görmezden gelmek bir yana, 

 

Devlet Planlama Örgütüne baskı yaparak, ülkedeki her şeyi sanki güllük gülistanlıkmış gibi göstereceksiniz,

Çalışanların alacaklarını donduracaksınız,

 

Dahası da, insanımızın cebindekine göz dikip, üç kuruşuna el atacaksınız...

 

Sonra da umarsızca bunun adına, "hükümet olmak, ya da sürdürülebilir ekonomik-mali politika" diyeceksiniz..

Bu yaptıklarınıza kargalar bile güler, sayın yapmalı bohça  hükümetinin, sayın ortakları...

 

İşte bu gerçekler orta yerde dururken,

 

Sn. Erdoğan, Serdar Denktaş ve ortaklarına, yani tabir-i caizse, “Mahşerin 4 Atlısına” para verir mi?

 

*Şimdiden söyleyelim ki kayıtlara geçsin..

 

Miadını doldurmuş bir hükümet olarak, karşımızda duran 4’ lü koalisyonu, bu ay sonu Türkiye’ de gerçekleşecek yerel yönetim seçimlerinin ardından, ciddi anlamda zor günler beklemektedir..

 

Serdar Denktaş’ ın da aslında çok iyi bildiği bu gerçekler ışığında,

 

 “Protokolu Erdoğan’a sorun” şeklende ki sözleri de, aslında hükümetin nafile çırpınışlarından,

veya Türkiye üzerinde bir algı operasyonu yaratmaya yönelik olmaktan, başka hiç bir anlam taşımamaktadır..

Üstelik ister ANAVATAN, ister başka bir ülkenin,  Ekonomik ve Mali YARDIMI OLMAKSIZIN, KENDİ AYAKLARINIZ ÜZERİNDE DURABİLME GÜCÜNÜZ YOKSA,

 

ÖNCELİKLE HADDİNİZİ, SONRASINDA DA İSTEME NİN YOLUNU ve YÖNTEMİNİ BİLECEKSİNİZ..

HASILI; YA KARŞINIZDA Kİ MUHATABIN YARDIMINA  MUHTAÇ OLMAYACAKSINIZ,

YA DA, BİR TALEPTE BULUNURKEN BEDAVA KAHRAMANLIK TASLAYIP, SAYGI SINIRINI ZORLAMAYACAKSINIZ.




DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Puan Durumu